Yüreğiniz En Doğru Pusuladır…
Sürekli korkularla, endişelerle ve geciktirmelerle sahte hayatlar yaşıyoruz. Duygularımızı, isteklerimizi, hayallerimizi gizliyor, erteliyor, hatta ortaya çıkmasınlar ve kimse “zaaflarımızı” görmesin diye üstlerine bir de beton döküyoruz.
Peki, ama neden? Kimden ve neden korkuyoruz? Bize sunulan bu yaşamı neden doyasıya yaşayamıyoruz? Pek çok kez bu durumdan sıyrılmak adına, mücadele etsin diye duygularımızın karşısına mantığımızı çıkarıyoruz. Biliyoruz ki duygulara karşı mantığın öne süreceği her zaman geçerli bir nedeni olur ve biz de böylece kafamızda yarattığımız engellere inanmış olur ve haklı çıkarız, üstelik savaşmamız da gerekmez.
Bazen o mantıklı diye düşündüğümüz ve arkalarına saklandığımız düşüncelerin aslında sadece bir varsayım ve bizim senaryolarımız olduğunu göz ardı ediyoruz. Bir bakıyorsunuz, bizim kendi kendimize yarattığımız illüzyonlar hayatımızı yönetmeye başlıyor.
Pek çok kez mantığa yenilen yürek, bir süre sonra savaşmayı bırakıyor ve her şeyi mantığa bırakıyor. Galip gelen mantık, istediği gibi hayatımızı ele geçiriyor ve bize başka seçim hakkı sunmuyor. Mantığın verdiği kararla yolumuza devam ederken, içimizde hafif de olsa bir burukluk kalıyor. İçten içe mutsuz olmamızın sebebi de bence bu.
Bazen sezgilerimizin dürtmesiyle acaba doğru mu yapıyorum diye kendimize sorduğumuz anlar oluyor, böyle zamanlarda mantığı bir yokluyoruz. Eğer kararlı görünüyorsa başımız önümüzde tırs tırs geri dönüp, yüreğimizi yine ikinci plana atıyoruz.
Oysa şunu göz ardı ediyoruz: Yüreğim ne istiyor?
Eğer bu dünyada 1 aylık ömrünüzün kaldığını bilseydiniz, kalan zamanınızı kiminle/kimlerle ve nasıl geçirmek isterdiniz? Bu durumda mantığınız mı ağır basardı, yüreğiniz mi?
Kaç kişi mevcut durumunu devam ettirirdi? Kaç kişi yüreğinin derinliklerinde istediği şeyi seçerdi?
Eğer, “Son 1 ayımı şu anki konumumda ve şu an yanımdaki kişilerle geçirmek istiyorum” diyenlerdenseniz ne mutlu size. Eğer cevabınız şu an bulunduğunuz yerden farklı bir yerde ve farklı insanlarla olmak ise o zaman size hükmeden yüreğiniz değil, mantığınızdır.
Mantık deyince içinde geçmiş ve gelecek arasında sıkışıp kalmışlık, hata yapmama arzusu, kendini koruma, bir o kadar da teslimiyet ve kolaycılık geliyor aklıma. Yürek ise içinde cesaret, umut, risk, kırılganlık ve her şeye rağmen mutluluğu arama ve kendini gerçekleştirme arzusu barındırıyor bence.
Mantığı hiç kullanmayalım demiyorum tabii ki. Her ikisinin uyum içinde olacağı ve amacımıza hizmet edeceği bir orta yolu bulabilmek en doğrusu, ancak mantığın yanında insanın pusulasının öncelikle yüreği olması gerektiğini düşünenlerdenim.
Bir şeyi gerçekten inanarak ve yürekten istediğinizde, yüreğinizin kılavuz olmasına izin verdiğinizde mantığınız da bir süre sonra sizinle işbirliği yapacaktır zaten. İkisinin uyumu ve yüreğinizin rehberliğinde muhteşem bir gelecek sizi bekliyor olacaktır.
Yüreğiniz bu dünyada size en doğru yönü gösteren pusuladır ayarları ile oynayıp onu bozmayın ve biraz cesur olun, olun ki sonra pişmanlıklar yaşamayın.
Sevgilerimle