Yesim Ersavaş

Açgözlü Olabilmek, Ama Nasıl?

Hafta sonu aile dostlarımızla yaptığımız brunch keyfi sırasında bir şey dikkatimi çekti. Açık büfede sırada bekleyen pek çok insanın tabaklarını rastgele yiyeceklerle doldurduğunu, normalde yiyeceklerinden çok daha fazlasını aldıklarını fark ettim. Diyeceksiniz ki tanımadığın birinin ne kadar yiyeceğini nereden biliyorsun? Haklısınız, tanımadığım biri ne kadar yer bilemem ama, bir kişi aynı anda hem katı yumurta, hem omlet, hem menemen alıyorsa ve bunlardan 2 çatal alıp bırakıyorsa, karnının değil de gözünün aç olma ihtimali daha fazladır diye düşünüyorum.

Kendi kendime, peki dedim, yaşam da bize aynı bu büfe gibi, hatta sonsuz seçenekler sunduğu halde biz neden hep alabileceğimizin en azını kabul ediyoruz? Neden yaşamda bize sunulanlarda açgözlülük yapmayıp, mütevazı davranıyoruz? Her gün karşımıza çıkan fırsatları görmezden gelip bir kenara itiyoruz. Kendi kendimizin önüne duvarlar örüyoruz? Oysaki açık büfede yeni tatlar, farklı lezzetler için savaş verirken, yaşamda neden aynı kısır döngü içinde kalmayı, az ile yetinmeyi kabul ediyoruz? Hep birbirini takip eden benzer günler, aynı görevler, aynı mekanlar, aynı yüzler… Bunlara mecbur muyuz? Tabii ki değiliz, ancak bunu kendimize nasıl anlatacağız? Daha iyi şeylere layık olduğumuza kendimizi nasıl inandıracağız?

Öncelikle kendimizi iyi tanımalı ve yaşamdan ne istediğimizi çok iyi bilmeliyiz. Nasıl ki bir yolculuğa çıkmadan önce nereye gideceğimize, hava durumuna göre yanımıza neler alacağımıza önceden karar veriyorsak, yaşamda da nereye ve nasıl gideceğimize karar vermeliyiz. Bize sunulanlara karşı daha farkında ve istekli olmalı, yeni şeyler denemekten keyif almalıyız. Burada açgözlülükten kast ettiğim şey, her türlü yeniliğe, öğrenmeye ve denemeye açık olmak, “gözünü açarak” diğer insanların, çevrenin ve fırsatların farkına varmak ve kendiniz için en iyisini istemek. İnsan nasıl ki tatmadığı bir meyvenin tadını bilemezse, yaşamadığı, risk almadığı bir hayatın da nasıl olabileceğini öngöremez. Sonuçta kimse size büyük vaatlerde bulunup, harika bir yaşam süreceğinizi garanti etmiyor. Yaşam sürprizlerle dolu, kimi nereye götüreceği bilinmez. Ancak siz ne istediğinizi bilir ve karşınıza çıkan sürprizleri de birer fırsat olarak kabul ederseniz ne mutlu size. Akvaryum içindeki bir balığın tüm dünyası içinde bulunduğu sudan ibarettir. Siz de aynı bir balık gibi akvaryumda doğup, büyüyüp, verilen yemlerle yetinip, yine aynı akvaryumda ölmemeniz için yaşamınızda neleri değiştirmeniz mümkün?

Sevgilerimle

Post a Comment