Yesim Ersavaş

NEREYE KOŞUYORUZ?

140201train_cruise01lSaatte 320 km hızla giden bir trende seyahat ettiğinizi düşünün, camdan dışarı baktığınızda gördüğünüz muhteşem bir göl manzarasının tadını ne kadar çıkarabilirsiniz?

Hayatı da aynı hızla mı yaşıyorsunuz? O zaman bu acele neden? Nereye yetişmeye çalışıyorsunuz?

Çevrenize bir bakın, sanki siz hızlandıkça işlerin de bir türlü yetişmediği, ne kadar hızlansanız, o kadar yapılacakların çoğaldığı ve işlerin arasında boğulduğunuzu, her şeyin çıkmaza girdiğini görmüyor musunuz? Sanki bataklıktan çıkmaya çalışırken, çırpındıkça bataklığa daha çok batıyoruz. Zaman kazanmak için hızlandıkça, işleri, aşkları, ilişkileri hızla tükettiğimizi fark etmiyor musunuz?

Sonuç olarak hızla tükettiğimiz her şey, arkasında yavan ve hatırlamadığımız tatlar, anılar bırakıyor.

Oysa tüm bunları anda kalarak yaşamak varken nereye koşuyoruz?
Tabii, tamamen trenin dışında kalıp, gelip geçen trenleri oturup hiç bir şey yapmadan seyredelim demiyorum.

Söylemek istediğim; Biraz frene basmaya, yavaşlamaya ve manzaranın keyfini çıkararak ilerlemeye ne dersiniz?

Japonya’nın Kyoto şehri ile Japon denizi arasında tur yapan bir trenden bahsetmek istiyorum. Koltuklar manzarayı daha iyi seyredebilmek için cama dönük ve konforlu bir şekilde tasarlanmış, camlar geniş ve trenin hızı da manzaranın keyfini çıkaracak kadar makul bir hızda ayarlanmış. Trendeki açık büfeden yemeğinizi ve içeceğinizi alıp rahat koltuklarınıza oturuyorsunuz ve manzaranın tadını çıkarıyorsunuz.

Hayatı da böyle tadına vararak yaşamak güzel olmaz mıydı?
Unutmayın, gün gelip de işinizden ayrıldığınızda, çocuklar yuvadan uçtuğunda, geriye bu hayatta yaşadıklarınızla, bir tek siz kalacaksınız.

Yaşamınız, ağzınızda nasıl bir tat bıraksın isterdiniz? Karar sizin.

Sevgiyle, tatlı anılarla kalın.

 

 

Post a Comment