Yesim Ersavaş

Yıkılan Duvarlar, Değişen Değerler…

Wolfgang’la Almanya gezilerimden birinde tanıştım. İşlettiği restoranda yemek yiyordum. Yan masada, sonradan ailesi olduğunu öğrendiğim oldukça kalabalık bir grupla yaşlı bir kadının doğum gününü kutluyordu.

Kestikleri pastadan, restoranda yemek yiyen müşterilere ikram ettiği esnada, kimin doğum günü olduğunu sordum. Annemin, dedi, gözleri dolarak, onu 30 yaşımda tanıdım ve bir daha bırakmaya niyetim yok. Nedenini merak etmiştim, ama soru sormak için uygun bir zaman değildi. “Hikâyenizi çok merak etim, ancak şu an kutlamanızı bölmek istemiyorum, eğer sakıncası yoksa yarın gelsem, hikâyenizi benimle paylaşır mısınız?” diye sorduğumda memnuniyetle kabul etti. “Seve seve anlatırım, hem yarın restoranımızın Schnitzel günü, mutlaka gelmelisiniz” dedi.  Ertesi gün sözleştiğimiz saatte oradaydım, beni güler yüzle karşıladı ve ikram ettiği kahveyi yudumlarken hikâyesini anlatmaya başladı. Bundan sonrasını Wolfgang’ın ağzından anlatıyorum:brick-wall

“1959 yılında Doğu Almanya’da doğdum. O dönemi fazla hatırlamıyorum, annem ve babam o zamanlar Batı Almanya’da çalışıyorlarmış. Annem garson, babam ise iyi bir firmada Teknisyenmiş. Doğu Almanya’da iyi bir iş bulmanın ve iyi para kazanmanın mümkün olmadığı bir dönemde kendilerini şanslı görüyorlarmış. Bana gündüzleri büyükannem bakıyormuş, bunları bana o anlatmıştı. 1961 yılında inşa edilen Berlin duvarı hem Almanya’yı hem de ailemizi ayırmış. İlk zamanlar geçişlere izin verilirken, bir süre sonra geçişler Doğu Almanlara yasaklanmış ve ailem bana iyi bir gelecek hazırlamak uğruna çalıştıkları Batı Almanya’da kalmışlar. Büyürken insanın anne ve babasından ayrı büyümesini ve o sevgiyi, sıcaklığı yaşayamamasını, aile kavramını bilmemesini, şimdi kendi ailemi kurunca daha iyi anlıyorum. Uzun yıllar annemi ve babamı beni bırakıp gittikleri için affetmedim. Onlar için para, başarı, çalışmak, özgürlük, aileden ve çocuklarından daha önemli olmalıydı. Her ne kadar büyükannem beni iyi yetiştirmeye çalışsa da, güvensizlik, gurur, intikam, mutsuzluk, ümitsizlik içinde büyüdüm. 1989 yılında duvarın yıkılması ile o zamanlar 70’li yaşlarında olan büyükannemin, annemi karşısında gördüğünde yaşadığı heyecanı anlatamam. Benim için durum farklıydı, annemle resmi olarak önce el sıkıştık, sonrasında ise ona ne kadar kızgın olsam da dayanmayıp sarıldığımı hatırlıyorum. Yanındaki adamın babam olmadığını, yeni eşi olduğunu öğrenmek ayrı bir şoktu. Daha sonra babamla ve onun yeni eşiyle tanıştım, hem annemin hem de babamım yeni evliliklerinden 3 tane kardeşimin olmasını ise hem şaşkınlık hem de mutlulukla karşıladım. 30 yaşına kadar aile kavramını bilmeden tek başına büyümüş biri olarak, bir günde kalabalık bir aileye sahip olmuştum. Duvarın yıkılması ve bizim büyük bir aile olmamızla birlikte sahip olduğum değerler sistemi de değişti. Artık benim için aile, hoşgörü, vefa, güven, umut, gibi değerler önemliydi. Kendi ailemi kurduktan ve iki çocuk sahibi olduktan sonra empati, adalet, sorumluluk gibi değerlerim de bunlara eklendi. Şimdi çok geç sahip olduğum kalabalık bir ailem var. Biri bana gençlik yıllarımda duvarın bir gün yıkılacağını ve aileme kavuşacağımı söyleseydi, güler geçerdim. Bu dünyada her şey mümkün, asla asla dememeliyiz, umudumuzu hiç bir zaman kaybetmemeliyiz ve değişime, değişmeye hazır olmalıyız.”

Doğu ve Batı Almanya’yı 28 yıl boyunca ayıran ve bundan 25 yıl önce 9 Kasım 1989 tarihinde yıkılan Berlin duvarı, aslında bir dönemin bitişi ve başka bir dönemin başlangıcını simgeler. Aynı, o dönem Wolfgang’ın değerler sisteminin yıkılıp yeni değerler sistemine sahip olması gibi.

Kafalarımızda körü körüne inandığımız, çocukluktan kalma, büyüklerimizden duyduğumuz kalıplaşmış bazı değerler vardır, değişmeyeceklerini, değiştiremeyeceğimizi düşünürüz. Wolfgang örneğinde olduğu gibi, insanın yaşadıkları, deneyimleri, bize farklı açılardan bakmamız gerektiğini gösterir. Aslında biz fark etmesek de değişim devam ediyor ve biz değişiyoruz. Bu değişim, ilişkilerimizi, yaşantılarımızı, hedeflerimizi etkiliyor ve davranışlarımıza yansıyor. Sadece durup bunun farkına varalım ve kabul edelim.

Wolfgang ve ailesine sevgilerimle,

Post a Comment